Muhammed'e Göre Dünya Neden Isınır ?

Dünya’nın ısınma nedeni , bir bilim dalı olan coğrafyaya göre ; Dünya’nın yıllık hareketinde Güneş’e yakınlaşıp uzaklaşmasıdır.Peki Muhammed bu konuda ne söyler ?

“Sicak siddetlendigi vakitte salât(-i Zuhru) (namaz kilmayi) serinlige birakiniz. Zirâ sicagin siddeti Cehennem’in kaynamasindandir. Nar(-i Cehennem) Rabbine (sikâyette bulundu, ve): -’Yâ Rab, beni ben yiyorum. (izin ver)’- dedi. Allâhu Teâlâ da iki def’a nefes almasina izin verdi. Nefesin biri kisin, digeri yazin. En çok ma’rûz oldugumuz sicak ile sizi en ziyâde üsüten zemherir (iste budur)” [Buharî’nin Ebû Hüreyre’den rivâyeti için, Diyânet yayinlarindan bkz. Sahih-i Buharî Muhtasari … cilt 2, sh. 476 H. 321]

Görüldüğü gibi , coğrafyaya göre Dünya’nın ısınma nedeni yıllık hareketinden dolayı Güneş’e yakınlaşıp uzaklaşmasıyken ; Muhammed’e göre ise Dünya’nın ısınma nedeni cehennemdeki ateşlerin sıcaklığıdır.

Kuran'a Göre Dağlar Niçin Var ?

Enbiya/21:31. Onları sarsmasın diye yeryüzünde bir takım dağlar diktik. Orada geniş geniş yollar açtık; ta ki maksatlarına ulaşsınlar.

Nahl/16:15. Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağları, yolunuzu bulmanız için de ırmaklarI ve yolları yarattı.

Lokman/31:10. O, gökleri görebildiginiz bir direk olmaksızın yarattı, sizi sarsmasın diye yere de ulu dağlar koydu ve orada her çeşit canlıyı yaydı. Biz gökyüzünden su indirip, orada her faydalı nebattan çift çift bitirdik.

Görülüyor ki kurana göre dağlar , insanların depremden zarar görmemeleri için allah tarafından dikilmiştir.

Oysa çoğunluğu müslümanlardan oluşan ülkelerde meydana gelen depremleri gözden geçirelim ;

Ülke / Tarih / Ölü Sayısı
Türkiye / 17.08.1999 / 15.000-30.000
Türkiye / 27.06.1998 / 108
Endonezya / 12.12.1992 / 2.000
Afganistan / 1.2.1991 / 1.500
Afganistan / 4.2.1998 / 3.500
Afganistan / 30.5.1998 / +3.000
Iran / 21.6.1990 / 40.000
Iran / 28.2.1997 / 1.100
Iran / 10.5.1997 / 2.000
Mısır / 12.10.1992 / 552
Cezayir / 18.8.1994 / 171
Türkiye / 13.3.1992 / 653

Eklemekte fayda var ; yakın tarihte müslüman olmayan Japonya’da 8.0 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi ancak telaş edip pencereden atlayarak hayatını yitiren 2 kişi dışında ölüm yaşanmadı.Bilimin , dinin önüne geçtiği açık ve net , değil mi ?

Alıntı “…Bu arada tarihteki bir başka depremden, 1755 yılında Portekiz’de Lizbon Depremi’nden bir örnek verecek olursak, bu depremde kiliseler ve katedraller de yıkılmış, şehir neredeyse dümdüz olmuş, ama bir tek genelev ayakta kalmıştı. Depremin Tanrı’nın bir cezası olduğunu düşünen geri kafalılar da bu durumu görünce söyleyecek söz bulamamışlardı. (Cumhuriyet Pazar Dergisi, 12.11.2000)”

Gök Yarılabilir mi ?

Muhtemelen "Gök yarılabilir mi?" sorusunu görünce aklınıza mantıklı bir cevap olarak "hayır" gelecek.Ancak kuranda , -gök yarılacaktır- ifadesi yer alır.

Mürselât Sûresi'nden

8. Yıldızların ışığı söndürüldüğü zaman,
9. Gök yarıldığı zaman,
10. Dağlar ufalanıp savrulduğu zaman,
11. Peygamberler için (ümmetlerine şahitlik etmek üzere) vakit belirlendiği zaman (kıyamet gerçekleşir).

Kuran ; yıldızların ışığının sönmesi , göğün yarılması , dağların ufalanıp savrulması gibi iddialarda bulunur.İnanmadan önce bir mantık süzgecinden geçirmek gerek.
Değil mi ?

Rakamlar Çarpıcı mı Dersiniz ?

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yıllık bütçesi Kültür Bakanlığı’nın 2 katı , Enerji ve Tabi Kaynakların 4 katı , Sanayi Bakanlığı’nın 5.5 katı.

Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığının yıllık bütçesi 8 bakanlığın bütçesinden fazla. ( 4 bakanlık ve 22 üniversitenin toplam bütçesine eşit. )

Ülkemizde ortalama 77.000 cami var.
İnşaat halindeki cami sayısı ise 1340.
Bu camilerde görev yapan ortalama 87.000 din adamı bulunuyor.

Türkiye’deki okul sayısı 67.000
Türkiye’deki hastane sayısı : 1220
Türkiye’deki sağlık ocağı sayısı : 6300

Türkiye’de 1435 kütüphane bulunurken toplam 3852 kuran kursu bulunuyor.

Türkiye’de 1 opera , 11 bale , 10 heykel , 18 resim , 18 sinema , 38 tiyatro derneği var.
Sadece 13 şehrimizde devlet tiyatrosu bulunuyor.

14403 adet cami yaptırma-yaşatma derneği varken , güzel sanatlar derneklerinin sayısı 96.

Almanya’da 8000 kilise varken , 70.000′in üzerinde sağlık kuruluşu bulunuyor.Kütüphane sayısı ise 11.332

Başta tiyatro olmak üzere her şehirde , bazı kasaba ve köylerde en az 1 tane devlet destekli kültür-sanat merkezi bulunuyor.

Katolik Fransa’da 60.000 sağlık kuruluşu bulunurken kilise sayısı 9.000.

Ülkemizde her 60.000 kişiye 1 hastane düşerken , 350 kişiye 1 cami düşüyor.
Ülkemizde 77.000 doktor varken , 90.000 din görevlisi bulunuyor.

Bu rakamları okuduktan sonra , niçin gelişemediğimizi anlamak kolay olsa gerek.Gelişmiş ülkelerde bilim/eğitim/kültür/sanat gibi alanlar dine göre ön planda olurken , ülkemizde ne yazık ki din kavramı ; bilim/eğitim/kültür ve sanattan ağır basıyor.

El açıp dua etmekle , varlığı kanıtlanmayan soyut kavrama tapmakla ilerlenemeyeceğin açık olduğu anlaşılırken ; inatla dini kuruluşlara geniş bütçe ayrılırken ; kültür/sanat/bilim/felsefe alanlarında bütçeden kısmak pek de mantıklı olmasa gerek…

Gerçekler İnandıklarımız mıdır ?

Kimi zaman , tanrının varlığını kanıtlayamayanlar "İnandığımız şey gerçektir.Gerçekler , inandıklarımızdır." gibi cümle kurarlar.Peki gerçekler , gerçekten inandıklarımız mıdır ? Tabii ki hayır.

Gözümüzün önünde duvar var , duvarın arkası da boş.Duvarın arkasında bardak olduğuna inansak da bardak yoktur , inanmasak da.Dolayısıyla gerçeğin inandıklarımız olduğunu iddia etmek doğru değildir.