Ömer Hayyam'dan Felsefi Dörtlükler

Ömer Hayyam’ın tanrısal/dînsel/felsefî rûbailerinden bazıları ;

Seni aramaktan dünyanın başı dertte;
Zengine de göründüğün yok, fakire de;
Sen konuşursun da biz sağır mıyız yoksa,
Hep kör müyüz, sen varsın da görünürde.
***
Şarap içip güzel sevmek mi daha iyi,
İki yüzlü imamları dinlemek mi?
Sarhoşla aşık cehenneme gidecekse,
Kimselerin göreceği yoktur cenneti.
***
Toprak olup gitmişlere sorarsan
Ha gavur olmuşsun ha müslüman.
Kimler bu dünyada eğlenmemişse
Ötekinde yalnız onlar pişman
***
Camiye gittim, ama allah bilir niye
Ne namaz kılmaya, ne dua etmeye.
Eskiden bir kilimi aşırmıştım camiden
O eskidi gittim yenisini yürütmeye.
***
Sensiz camide, namazda işim ne?
Seninle buluşma yerim meyhane.
Benim sevmem de böyle, yüce tanrı
İstersen kaldır at cehennemine.
***
Öldürmek de, yaşatmak da senin işin;
Bu dünyayı gönlünce düzenleyen sensin.
Ben kötüyüm diyelim, kimde kabahat?
Beni böyle yaratan sen değil misin?
***
Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet cehennem?
***
Sen içmiyorsan, içenleri kınama bari,
Bırak aldatmacayı, iki yüzlülükleri,
Şarap içmem diye övünüyorsun, ama,
Yediğin haltlar yanında şarap nedir ki?
***
Bilmem, tanrım, beni yaratırken neydi niyetin,
Bana cenneti mi, cehennemi mi nasip ettin;
Bir kadeh, bir güzel, bir çalgı bir de yeşil çimen
Bunlar benim olsun, veresiye cennet de senin.
***
İmam fahişeye demiş ki: - Utanmaz kadın;
Her gün sarhoşsun, onun bunun kucağındasın.
Doğru, demiş fahişe, ben öyleyim; ya sen?
Sen bakalım şu göründüğün adam mısın?